Depremzedelerin hukuki hakları
- Tam Hukuk Arabuluculuk Hizmetleri
- 2 Kas 2020
- 2 dakikada okunur
Deprem, ülkemizin bir gerçeği olup, son otuz yıl içinde depremler yüzünden binlerce can kaybına, yüz binlerce binanın yıkılmasına tanık olduk. 1992 yılında Erzincan depreminde 653 kişi, 1998 yılında Adana’da 145 kişi hayatını kaybetti. Türkiye’nin yüreğini yakan 1999 Gölcük depreminde 140 bin civarında yıkılan ve 200 bin hasarlı binada 17 bin 480 kişi hayatını kaybetmişti.
Bu liste maalesef uzayıp gidiyor. Peki bu yıkımların ve kayıpların temel sorumlusu kim, doğa mı, tabi ki hayır. Doğa aynı şiddetini hatta katbekat fazlasını birçok ülkede gösteriyor. Örneğin az gelişmiş ülkelerde 5-6 şiddetinde bir deprem binlerce insanın ölümüne sebep olurken, 8 şiddetinde bir depremde Japonlar binadan dışarı çıkma gereği dahi duymamaktadırlar. Peki kader mi, tabi ki değil. Kader, beceriksiz insanların sığınma kapısıdır. 6,6 şiddetinde 15 saniye süren ve depremin merkez üssünden yaklaşık 75 km uzaklıkta İzmir’de ölümlerin olmasının, binaların yıkılmasının veya hasar görmesinin suçluları ve sorumluları; yumuşak veya dolgu zeminleri imara açanlar, buraya yapılacak binaları zemine uygun projelendirmeyen mimarlar, zemine uygun uygulama yapmayan mühendisler, kullanılan malzemeyi ve projeye uygun yapılıp yapılmadığını denetlemeyen denetim firmaları ve müellifler, ucuza yaptırmak için her yol mübahtır diyen gözlerini kâr hırsı bürümüş müteahhitler veya yükleniciler, bu kanun tanımazların kusurlarını ve günahlarını legal hale getiren imar afları, apartman altlarına iş yeri açacağız diye kolonları kestirenler, bunları bildiği veya ihbar etmeyerek vatandaşlık görevini yapmayanlar, sözün kısası hepimiz suçluyuz…
Depremzedelerin veya mirasçılarının, yıkılan veya hasar gören binalarını detaylıca fotoğraflayarak ve ellerindeki diğer bilgi ve belgelerle,
• Maddi zararlarının giderilmesi için hukuk mahkemesinde sorumlular hakkında (yumuşak zemine bu binaların yapılmasına imar izni veren kurumların, yumuşak zemine uygun proje çizmeyen müelliflerin/mimarların, yumuşak zemine uygun uygulama yapmayan mühendislerin, malzemeleri kontrol etmeyen denetim firmaları, varsa kolon kesen iş yeri sahiplerinin, özetle bu konuda ihmali olanların, yapı kullanma izni verenlerin tamamı hakkında 1 (bir) yıllık süre geçirilmeden tazminat davası açılması gerekir.
• Elinizdeki tüm bilgi ve belgelerle, suçluların tespitiyle cezalandırılması istemiyle Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulması gerekir.
• Afetzedelerin, yıkılan veya ağır hasar gören binalarla olan mülkiyet ilişkilerini ve yeniden yapılacak binalardan veya verilecek inşaat kredisinden yararlanabilmek için, 7269 sayılı Afetler Kanununun 29’uncu maddesi gereğince çıkarılmış olan “Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkındaki Yönetmelik” gereğince Yönetmelikte istenen evraklarla birlikte Kurulacak Afet Koordinasyonuna veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na müracaat edilmesi gerekir.
Yeni depremlerde yine aynı filmi izlemememiz için İzmir’in gecekondularla çevrili, eskimiş ve uygun olmayan zeminlere yapılmış tüm taşınmazlarının, MERKEZİ HÜKÜMET ile İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ işbirliğinde, PARTİLER ÜSTÜ BİR ANLAYIŞLA acilen ele alınması; bina bina şeklinde değil de PAFTA veya ADA olarak ele alınıp büyük parçalar halinde, TARİHİ BİR EGE KENDİ KİMLİĞİ KORUNARAK toptan dönüştürülmesi, böylece olabildiğince yeşil alan ve çağdaş bir görünüm kazandırılması gerekir görüşündeyiz.
AV. Bahattin Çelik
02.11.2020
Yenigün Gazetesinde basıldığı gibi taşınmıştır.
コメント